Kulüpler borç batağında! Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
– Özel haber
Galatasaray’ın dünyaca ünlü yıldız golcü Victor Osimhen’i transfer etmesi dünya basınında çok konuşuldu.
Bu transferin birkaç gün önceki Hermoso anlaşmasını fazlasıyla unutturacak derecede güçlü olması eleştirilen yönetimin bir anda deyim yerindeyse göklere çıkarılmasını sağladı.
Bu hamle Galatasaray özelinde Süper Lig devlerinde yöneticilik yapan insanların sosyal medyada taraftar baskısından ne kadar etkilendiklerini de gözler önüne serdi.
Zira en güncel ve sansasyonel örnek olan Osimhen’in transferi, Türk futbol kulüplerinin mevcut borç durumu göz önünde bulundurulduğunda futbolseverlere oldukça dikkat çekici parametreler sunuyor.
Bir kere en başta Osimhen gibi marka değeri güçlü ve yüksek profilli bir oyuncunun bu iklimde transferi, büyük bir mali yükümlülük ve risk taşıyor.
BU TARZ TRANSFERLER YAPILIRKEN GELECEK DÜŞÜNÜLMÜYOR
Türk futbol kulüplerinin çoğu, özellikle Süper Lig kulüpleri, yüksek borç seviyeleri ve finansal zorluklarla karşı karşıya olduğundan transferlerde büyük harcamalar yapmak takımların finansal yönetim stratejilerini fazlasıyla zora sokuyor. UEFA’nın Finansal Fair Play (FFP) kuralları ve diğer düzenleyici baskılar da düşünüldüğünde yüksek maliyetli transferler beraberinde başarıyı getirmediğinde kulüpleri gelecekte oldukça olumsuz bir tablo bekliyor.
OSİMHEN’İN MALİYETİ NASIL KARŞILANACAK?
Nijeryalı yıldız Osimhen’i bir yıllığına kiralık olarak kadrosuna katan Galatasaray’a bu transferin maliyetinin 9 milyon Euro olacağı ifade ediliyor. Napoli’ye kiralama için bedel ödemeyecek olan sarı-kırmızılılar, yıldız oyuncunun yıllık maaşını üstlenecek.
Osimhen’in 11 milyon Euro’yu aşan maaşını göz önünde bulundurduğumuzda Sarı-kırmızılıların bu rakama yakın bir para ödemesi bekleniyor.
Bu konuda teyit edilmiş bilgiler bulunmazken Galatasaray’ın Kerem Aktürkoğlu transferinden elde ettiği 12 milyon euroluk geliri doğrudan bu transfere ayırdığı yüksek sesle dile getiriliyor.
Türkiye’deki futbol ikliminde Türk kulüplerinin çoğu, büyük mali yükümlülükleri karşılayabilecek finansal dayanıklılığa sahip değil. Takımların bu tarz heyecan verici transferlerde finansal dengelerini sağlamaları için genellikle daha yüksek gelir ve sponsorluk anlaşmalarına, forma satışlarına vs. ihtiyaçları oluyor.
Galatasaray yönetiminin geçtiğimiz sezon yaptığı yüksek gelirli sponsorluk anlaşmalarını Şampiyonlar Ligi gelirlerinin olmayacağı bir ortamda Osimhen transferi ile yeniden yakalamak istediğini düşünüyoruz.
Bu durumun işlerlik kazanması için ilerleyen günlerde peş peşe sponsorluk anlaşmaları görebiliriz.
BU RİSKLİ BİR YATIRIM
Kulüp gelirlerini artırmak amacıyla yapılmış olduğunu düşündüğümüz bu yatırımın geri dönüşleri ise belirsiz olabilir.
Osimhen gibi bir transfer, hem büyük bir risk hem de büyük bir fırsat anlamına gelebilir. Kulüpler, bu tür bir transferin finansal yükünü kaldırmak için uzun vadeli planlama ve süreci baştan aşağı titizlikle yönetecek bir stratejiye ihtiyaç duyar. Ancak bizim ülkemizde genellikle bu durum ters orantıda işliyor ve kulüp yöneticileri bu stratejiyi oluşturma noktasında çoğunlukla başarısız oluyor.
Yine diğer yandan bu transfer özelinde Türkiye’deki büyük futbol kulüplerinin yıldız futbolculara verdikleri yüksek kontratların kulüplerin ekonomisini olumsuz etkilediği de aşikar.
Yıldız futbolculara verilen yüksek maaşlar, kulüplerin bütçelerini önemli ölçüde zorlayabiliyor. Bu da takım içi dinamikleri, birliktelik & başarı sağlanamadığında çok olumsuz etkiliyor. Buna da son dönemde örnek olarak Beşiktaş – Aboubakar birlikteliğini verebiliriz. Zira transfer döneminde Beşiktaş, Kamerunlu golcüsü ile yollarını ayırmayı çok düşünmüş ancak Aboubakar yüksek maaşı nedeniyle gelen tekliflere ve sözleşme feshine yanaşmamıştı. Eski yönetim tarafından yapılan anlaşma dolayısıyla lisansı çıkmazsa kulüp tarafından daha büyük paraların ödeneceği Aboubakar ve onunla aynı durumda olan Chamberlain’in lisansları da kulüp tarafından bu ödemelerin yapılmaması için yeniden çıkarıldı.
Dolayısıyla kulüp yönetimlerinin bu konulara da çok yoğunlaşması gerekiyor. Oyuncular ile yapılan sözleşmeler ve içeriğindeki maddelerin iyi seçilmesi son derece elzem. Buna dikkat etmeyen kulüpler finansal açıdan gelecek yönetimlere enkaz devredebiliyor. Eskişehirspor ve Bursaspor takımlarında olduğu gibi. Bu iki takım yakın zamanda bahsedilen duruma en çok örnek teşkil eden iki takım.
YÜKSEK MAAŞ YÜKSEK BASKI YÜKSEK BEKLENTİ
Riskli yıldız futbolcu transferlerinin kulüplere ekonomi yönünden etkisinde bu isimlere ödenen ya da ödenmesi vadedilen yüksek maaşların da belirleyici olduğu gözlemlenebilir.
Bu paralara anlaşma yapıldığında oyuncular üzerinde baskı yükselir ve iyi performans beklenir. Yakın tarihte Icardi’de, Mertens’te, Dzeko’da şimdilik Rafa Silva ve Immobile’de olduğu gibi bunu üstlenebilenler sınıf atlarken Falcao, Negredo, Slimani, Van Persie, Soldado gibi ağızda çok tat bırakmayan yıldızlar başarısız olarak görüldü. Beklentiler karşılanmadığında kulübün mali yükü artarken futbolcularda da performans düşüşü gözlemlenir. Bu durum, hem sportif hem de finansal açıdan kulübü zor durumda bırakabilir.
BÜYÜK KULÜPLERİN BORÇ SEVİYESİ NE DURUMDA?
Peki Süper Lig’de büyük kulüplerin güncel borç durumları nasıl? Tablo parlak mı?
Büyük kulüpler adına tablo hiç de parlak değil. Takımların Kamuoyu Aydınlatma Platformuna (KAP) gönderdiği son durum raporlarına göre, 4 Büyük Türk kulübünün borçları toplamı 30 Milyar TL’ye ulaştı.
Süper Lig’de son iki sezonun şampiyonu Galatasaray, son yıllarda borçlarını azaltma konusunda çeşitli adımlar atmış olmasına rağmen hala yüksek borç seviyeleriyle karşı karşıya. 9.6 milyar TL gibi bir borç yükü olduğu bildirilen Sarı-kırmızılı takım, Osimhen’de olduğu gibi yüksek transfer harcamaları ve oyuncu maaşları ile borcunu daha da artırabilir.
Fenerbahçe‘nin borç durumunu incelersek; kulübün hem transferler hem de yüksek maaşlar nedeniyle önemli bir borç yükü altında olduğu ancak oyuncu satışlarında rakipleri Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un bir hayli önünde olduğu gözlemleniyor. Fenerbahçe, borçlarını yönetmek ve finansal dengelerini sağlamak için çeşitli mali önlemler alsa da 11.4 milyar TL’yi bulan borç kolay kapanacak gibi görünmüyor.
Sezona bomba gibi başlayan Beşiktaş da benzer şekilde yüksek borçtan muzdarip. Son yıllarda özellikle yeni stadyum inşaatı ve transfer harcamaları nedeniyle sıkıntılar yaşadığı görülen Beşiktaş, Hasan Arat başkanlığında 7 milyar TL’yi bulan borcunu kapatmak için çabalarını sürdürüyor.
Trabzonspor, son yıllarda finansal yönetimini daha iyi hale getirmek için ciddi adımlar atmasına rağmen kulübün mali yapısının güçlendirilmesi yönünde yine de sıkıntılar yaşadı.
4.6 milyar TL‘lik bir borç yükümlülüğüne sahip Karadeniz devi, yeni sezon öncesi transferde hareketli bir dönem geçirdi.
Başkan Ertuğrul Doğan yönetiminde mali problemlerden kurtulmak için çalışmalar yürüten Bordo-mavili kulüp, sportif anlamda da başarı yakalamayı arzu ediyor.