Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından düzenlenen gündem toplantısı ve iftar programına katıldı. Ankara’da bir otelde düzenlenen iftar programında konuşan Yılmaz, Türkiye ekonomisinin paydaşlarıyla sık sık bir araya geldiklerini ifade ederek, “Gerek makro politikalarımızın, gerek sektör politikalarımızın gerekse illere dönük, yörelere dönük politikalarımızı ilgili tüm taraflarla istişareler içinde şekillendiriyor ve uyguluyoruz. Nitekim orta vadeli programımızı yaparken de tüm kesimlerle istişare içinde gerçekleştirdik. Son yıllarda küresel düzeyde bizi de tüm dünyayı da etkileyen gelişmeler var. Türkiye dünyanın bir parçası. Dünyada, bölgemizde meydana gelen gelişmeler bizi de elbette etkiliyor. Kovid-19 salgını bu anlamda sadece bir sağlık meselesi olmakla kalmadı. Ekonomiden sosyal hayata birçok alanda derinden etkileyen bir süreç oldu. Diğer taraftan Rusya, Ukrayna savaşı, son dönemde hepimizin yüreğini parçalayan Filistin de yaşananlar, Gazze’de yaşananlar, bütün bunlar, bu jeopolitik gelişmeler elbette çeşitli alanları etkiliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü bir iradeyle desteklediği politika belgelerimizle ekonomide politika belirsizliklerini azalttık. Ekonomimiz 6 Şubat’ta yaşadığımız ve depremlerle de ciddi anlamda etkilendi. Tarihimizin en büyük afetini yaşamış olduk geçen yıl. 11 ilimizi 14 milyon nüfusumuzu etkiledi. Gerek coğrafi büyüklük, gerek nüfus açısından baktığımızda birçok ülkenin büyüklüğünden daha yukarıda olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
‘110 BİN PERSONELLE ÇALIŞIYORUZ’
Depremin yaralarını sararak yollarına devam ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları söyledi:
“Deprem küresel şartlar, jeopolitik gelişmeler, bütün bunlara rağmen ekonomimiz büyümeye devam ediyor. Güçlü bir ne yoluna devam ediyor. Geçen yıl dünya ekonomisi yüzde üç civarında büyürken Türkiye’nin 4,5 civarında bir büyümeyi gerçekleştirdi. Milli gelirimiz ilk defa bir trilyon dolar seviyesini aştı. Böylece Türkiye trilyon dolarlık ekonomiden yine girmiş oldu. İhracatımız düzenli bir şekilde artmaya cari açığımız ise istikrarlı bir şekilde iyileşmeye devam ediyor. İstihdamımız ilk defa 32 milyon sınırını aştı bu dönemde. Burada bir istihdam oranımızda yüzde 49’ları buldu. Depremin getirdiği ilave harcamalara rağmen disiplinli bir şekilde sürdüğümüz maliye politikalarımız var. Bir diğer taraftan da yapısal reform gündemimiz var. Özellikle de rekabet gücünü arttırıcı alanlarda yapısal reformlarda, programlarımıza koymuş ve takvimlendirmiş durumdayız. İnşaat ülke ekonomisini ve sanayinin önemli bir parçadır. İnşaat sektörünün istihdamı yaklaşık altı milyon civarında etkilediğini hesaplıyoruz. 2023 yılında reel olarak yüzde 7.8 büyüyen inşaat sektörünün milli gelir içindeki oranı 2002 yılında yüzde 4,5 seviyesindeyken 2023 yılında yüzde 5.6’ya ulaşmış durumda. Türk müteahhitlerinin yurt dışında birçok projeyi başarıyla tamamlayarak iş dünyamızın imajına da önemli katkılarda bulunuyorlar. Bu vesileyle dünya çapında adından söz ettiren ve bu vesileyle ülkemizin de adından söz ettiren müteahhitlerini gönülden tebrik ediyorum. Sanayide, inşaatta iş gücü meselesi hepimizin üzerinde durması gereken bir konu. Nitekim hazırladığımız 12’inci kalkınma planında, orta vadeli programda yine yatırım ortamını iyileştirme koordinasyon kurulu eylem planlarımızda bu konuya geniş bir yer ayırmış durumdayız. Çalışma Bakanlığımız, YÖK diğer ilgili kuruluşlarımız, Sanayi Bakanlığımız hep birlikte bu konuyu çalışıyoruz. Asıl hedefimiz dirençli şehirler. Ülkemiz üç kıtanın ortasında deprem başta olmak üzere afet riski yüksek bir coğrafyada yaşıyoruz. Dolayısıyla bu konularda da depremzedelerimizin sorunlarını çözmek için 950 şantiyede 110 bin personelle gece gündüz demeden çalışıyoruz. Her ay onunla ilgili bir grup teslim etmek suretiyle bu yıl sonuna kadar inşallah 200 bin konutu hak sahiplerine teslim etmiş olacağız.”